Kalemiyle ve bilgisiyle Türk milletine büyük hizmetleri geçmiş bir başka Türk büyüğü de, Yusuf Has Hacib’tir. Tarihte ilme kıymet veren bir toplumun çocuğu ve yine “ilim Çin’de de olsa gidin, öğrenin” diyen bir peygamberin ümmeti olduğumuzdan dolayı, bilgileriyle önümüzü aydınlatan, bize yol gösteren kişileri de birer kahraman olarak görmemiz gayet normaldir. Belki toplum hayatında onların yeri kılıç sallayanlardan, kurşun atanlardan çok daha önce gelir.
Yusuf Has Hacib’in hayatına dair maalesef elimizde yeterli malzeme yoktur. Muhtemelen 1018’lerde doğduğu sanılıyor. Tıpkı Kaşgarlı Mahmud gibi, Türkistan’ın önde gelen ailelerinden olsa gerek. Çünkü düşünceleri ve yazdıklarıyla çocukluğundan itibaren çok mükemmel bir eğitim aldığı ortadadır. O çağlarda böyle bir imkâna herkes sahip değildi. Zaten bilgisiyle de kendini ispatlamış bir kişi olduğundan, çevresinde kendisine son derece itibar edildiği anlaşılıyor. Bu bakımdan Yusuf Has Hacib; “dünyada iki tip saygın insan vardır: Biri âlim, diğeri de beydir”, diyor ve “kişinin bilgiyle beyliğe ulaştığını” belirtiyor. Sonra da şunu ekler; “beylerin şöhretini iki şey büyütür: Kapısında tuğu ve baş köşesinde sofrası. O yine beye; malını, eşyasını bölüştürmesini ve halkına yedirmesini öğütler ki, zaten her vakit halkının karnını doyurabilen hükümdarlar muteber olmuştur.
Ekleriyle beraber 6645 beyitten oluşan ve 1070’lerde Kara Hanlı hükümdarı Ebu Ali Hasan b. Süleyman Arslan’a sunduğu eserinde Yusuf Has Hacib’in şairlik yönünün ağır bastığı görülür ki, hakan tarafından onurlandırılıp, kendisine “haciblik” (sırdaşlık, güvenilir danışmanlık) görevinin tevcih edildiğini anlıyoruz.
11. asırda, özellikle Kara Hanlı Devletinin İslam halifeliğiyle yakın irtibatta olması, Kaşgar ve Bağdat arasındaki kültürel faaliyetlerin üst düzeyde bulunmasının yolunu açmış, belki bundan da etkilenerek her ikisi de aynı çağda yaşayan Kaşgarlı Mahmud ile Yusuf Has Hacib Türk kültürü için muhteşem eserler vücuda getirmişlerdir. Bu iki Türk âliminin birbirlerinden haberleri var mıydı, yok muydu bilmiyoruz; ama ikisi de toplum hayatını yakından ilgilendiren mevzularda abide eserler yazdılar. Onlar çağın bütün ilimleriyle meşgul oldukları gibi âlimleriyle de irtibat hâlindeydiler. Yusuf Has Hacib, birçok özelliği kendi bünyesinde toplayan bir ilim adamı sıfatıyla o zamanki Türk düşüncesini, toplum, birey ve devlet arasındaki ilişkileri anlatır, bilginin ve erdemin üzerinde durur. “Oğula ve kıza bütün erdemleri tam olarak öğret ki; bunun sayesinde iyi olsunlar” der. O, hakana yasayı halka adalet ve doğrulukla uygulamayı da öğütler. Çünkü devletin temelinin adalet olduğunun farkındadır. “Kim iyi yasalar yapıp bırakırsa, adının sonsuza kadar yaşayacağını” da söyleyen bir bilgedir.
Yusuf Has Hacib, kitaba “Kutadgu Bilig” adını koydum, okuyanı kutlu kılsın ve ona yol göstersin, demekle yetinmiştir. Umumiyetle bugün “devlet” veya “devletli olma bilgisi” şeklinde yorumlanan Kutadgu Bilig’in üç yazması mevcuttur. Bunlar Viyana, Kahire ve Fergana yazmalarıdır ki, Viyana nüshası Uygur harflidir. Büyük ihtimal, Moğollar da Kutadgu Bilig’den haberdardılar. Çingiz yasalarının teşekkülünde mutlaka faydalanılmış olması gerek. Hatta 16. asır kaynaklarında “kutadgu” kelimesinin, Moğollar tarafından Uygur alfabesi yerine kullanıldığından da bahsedilmektedir.
Kutadgu Bilig, sanıldığı üzere kuru bir nasihat kitabı olmadığı gibi, sıradan bir şiir kitabı da değildir. Devrinin önde gelen şiir sanatı olan aruz vezniyle yazılmıştır. Bu bakımdan dil ve edebiyatımız açısından da mühimdir. Dolayısıyla
Türk şiir sanatına öncülük eden eserlerdendir.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig’de toplum hayatını yakından ilgilendiren dört esas üzerinde durur ve bunları da dört kişinin şahsında sembolleştirir:
Yasa ve adalet
Saadet
Akıl ve ilim
Hayatın sonu
Pek çok değerli ilim adamı Kutadgu Bilig üzerinde görüş beyan ettikleri gibi, günümüzde de hâlâ Yusuf Has Hacib ve Kutadgu Bilig çalışmaları sürmektedir. Türk sosyal hayatına dair bazı meselelerin izahında başvuru eseri yerinde olduğundan, vazgeçilmezdir. Bu yüzden Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib’i günümüzün şartlarında düşündüğümüzde, âlimliğinin yanı-sıra büyük bir Türkçü olarak da görmek gerekir. 374
Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ
“Türk Tarihinin Kahramanları: 28- Yusuf Has Hacib”, Orkun, Sayı 87, İstanbul 2005