
Bütünleyicilik ilkesi olarak da adlandırılan entegrasyon ilkesinde; dış entegrasyon, diğer politikaların saptanmasında ve sektörel faaliyetlerin yürütülmesinde çevrenin korunmasının da dikkate alınmasını ve bu politika ve faaliyetlerde (tarım, ticaret, ulaştırma vb.) çevre politikası ile ilgili uyumlulaştırma ve değişikliklerin yapılmasını öngörür. İç entegrasyon ise, sadece belli çevresel öğelerin diğer öğelerden yalıtık bir şekilde korunmasını öngören sektörel yaklaşımın terk edilerek, çevrenin bütüncül bir şekilde korunmasını benimseyen bir bütüncül yaklaşımın uygulanmasını gerektirir.
• Çevrenin korunması amacının, tüm politika, program, plan, mevzuat ve faaliyetlerde göz önüne alınması, bunlara entegre edilmesi ve bütünleştirilmesi anlamını taşır.
• Önemi 5 Yıllık Kalkınma Planlarında ve AB İlerleme Raporlarında vurgulanmıştır.
• Sürdürülebilir Kalkınma ilkesiyle de ilişkilidir. Avrupa Birliği’nin 5. Çevre Eylem programı, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için entegrasyonu gerçekleştirmek hedefi doğrultusunda hazırlanmıştır.
• Tek Avrupa Senedinin 130R maddesinde yer alan çevre korumanın AB’nin diğer politikalarının parçası olması gerektiği belirtilmiştir.
• Çevre politikalarının, tarım, enerji, sağlık, ulaşım, turizm ve mali politikalara entegre edilmesini öngörür.
• Entegrasyonu sağlayacak en önemli araçlar, planlama, ÇED ve stratejik ÇED’dir.
• Türkiye’de Başbakanın başkanlığında, Başbakanın bulunmadığı zamanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanının başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği sayıda bakan ile Bakanlık Müsteşarından oluşan Yüksek Çevre Kurulu kurulmuştur. Esas amaç tüm sektörlere çevre boyutunu entegre etmektir.
• Yüksek Çevre Kurulunun görevleri şunlardır:
a) Etkin bir çevre yönetiminin sağlanması için hedef, politika ve strateji belirlemek.
b) Sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kararlara çevre boyutunun dâhil edilmesine imkân veren hukukî ve idarî tedbirleri belirlemek.
c) Birden fazla bakanlık ve kuruluşu ilgilendiren çevre konularına ilişkin uyuşmazlıklarda nihai kararı vermek.