(Bu yazıdaki görüşler 1970-1980 şartları altında yazılmıştır.)
Devlerin savaştığı bir dünyada, büyük tehlikelerle çevrili durumdayız, yıllardan beri memleketi idare edenler milleti kalkındıracak ve kurtaracak olan ana meseleler üzerinde durmamışlar, bunun yerine gösterişler boş övünmeler ile oyalanmışlardır.
Batı medeniyetinin tekniğini ve modern kitleyi üretim usullerini almak yerine, Avrupa yüksek tabakasının lükse ve israfa dayanan yaşayışım taklit etmek suretiyle memleketin tüketimini arttırmışlardır.
Bir milletin kalkınmasını ve kuvvetini meydana getiren esaslar; sağlam îman ve sağlam ahlak ile ilim ve teknikte en yükseğe çıkmak ve aynı zamanda gerek tarımda gerekse sanayide çağa uygun kitle halinde çok üretim yapmaktadır.
Bu böyle olduğuna göre Türkiye’yi kalkındırmak için yapılacak ilk şey her işe çelikten başlamak, dünya standartlarına ve dünya maliyetlerine uygun malları üretmek olmalıdır.
Bugünkü cılız sermaye, modası geçmiş makineler ve pahalı maliyet ile girdiğimiz iktisadî yarışı kazanmamız mümkün değildir. Modern sanayi ve dev fabrikalar kurmalıyız.
Ordu Yardımlaşma Kurumuna benzer küçük tasarruflardan doğan büyük müesseseler meydana getirilmeli, ham madde kaynağından mamulün pazarlamasına kadar teşkilatlanan (tamamlanmış müesseseler) kurarak öğretmenlerin, memurların, işçilerin, esnaf ve köylünün küçük tasarruflarım devletin öncülük ettiği kurumlarda toplamak suretiyle büyük teşebbüslere girilmesi sağlanmalıdır.
Köy ve kasabalardaki kapalı ekonomik birimler (Millî üretim birlikleri halinde toplanacak) ve bu birlikler millî üretimi pazarlama suretiyle tefeci sınıfı tasfiye ederek emek sahası ve gelir fazlası sağlayacaktır. Bu gelir fazlası ağır sanayiin ana sermayesin! ve millî üretim birlikleri de teşebbüsün teşkilatlanmasını ve yönetimim temin edecektir.
Türk ekonomisini ithalat hilelerinden, Türk sanayisi de parça montajcılığından, ihracatımız ise salyangoz ve çerez satıcılığından kurtarılacaktır. Türk ekonomisi murahabeci bankaların tasallutundan uzaklaştırılacak ve her şey üretime yardımcı hale getirilecektir.
Bugün içine hapis olduğumuz dar kabuk böylece çatlayacak ve Türk milletinin emek, enerji ve zekası Türk vatanının imkanlarıyla birleşerek dünya yüzünde hatırı sayılır bir mana kazanacaktır.
Bugün millî ekonominin damarlarına yapışmış parazitler kendiliğinden tasfiye edilecek, kota bahşişleri, lisans mükafatları, tahsis kayırma yolu ile yapılan gayrı meşru, gayrı iktisadî ve gayrı ahlakî ticaret tarzı yerine mahsulü ihtiyaç sahibine arz eden haysiyetli ve şerefli bir ticaret usulü doğacaktır.
- Biz ağır sanayii mutlaka kuracağız.
- Ancak birbirini tamamlayan sanayiye hayat hakkı tanıyacağız.
- Köyleri teşkilatlandırarak tarım kentleri kuracağız.
- İşlenmeyen araziyi verimli hale getirecek ve miras hukukunu değiştirecek kültür arazilerinin bölünmesini önleyeceğiz.
- Tam verimli olabilecek tarım işletmeleri kuracağız.
- Türk esnafını, köylüsünü, milli üretim birliklerinden yararlandıracağız.
- İşçiler her iş kolunda tek ve yepyeni bir sendika teşkilatına girecek ve büyük tüketim birlikleri içinde bulunacaktır.
- Gayri millî ekonomileri ve tefeci sınıfı millet hayatından söküp çıkaracağız.
İnsanları sermaye veya devlet köleliğinden kurtaracak ve Türk-İslam felsefesine dayanacak bir yükseliş yolu vardır. Bu yol Milliyetçi Hareket Partisinin açtığı 9 Işık yoludur.
Kapitalizm ve komünizm görüşleri, temelini ve hızını tamamen maddeden almıştır. Doğulu görüş ve düşünce ise maddeyi tamamen unutarak manaya dayanmıştır. Batı memleketleri maddi ilerleme sağladı, ama insanlığa huzur getiremedi. Doğu ise geriledi ve sefalet ile cehaletin bataklığına saplandı.
Madde ile manayı birleştiren, her ikisini de kucaklayan yeni görüş ise Milliyetçi Hareket Partisinin sunduğu 9 Işık görüşüdür.
Kaynak: Alparslan Türkeş – Dokuz Işık