Asya ‘Büyük Hun” imparatorluğundan sonra, her bakımdan temsil ettiği Türk kültürü itibariyle 2. “süper” Türk imparatorluğu niteliğinde olan Gök-Türk hakanlığı, “Türk” sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak benimsemekle bütün bir millete ad vermek şerefini kazanmış, Doğu Sibirya’daki Yakut Türkleri ile batıda Ogur (Bulgar) Türklerinin bir kısmı dışındaki Türk asıllı bütün kütleleri kendi idaresinde birleştirmiştir.
Hakanlığın yıkılmasından sonra bir yelpaze gibi açılarak dört tarafa yayılan çeşitli Türk zümreleri gittikleri yerlerde ‘Türk” adını ve Gök-Türk idarî, siyâsî ve iktisadî geleneklerini yaşatmışlardır.
Yine bütün bu Türklerin tarihinde Gök-Türk teşkilâtının, edebiyatının, töre ve hayat telâkkisinin izleri görülmüştür. Gök-Türklerden sonraki çağlarda, R Türkçesi (Ogur lehçesi) müstesna, bütün Türk lehçe ve ağızlan Gök-Türk Türkçesi’nin damgasını taşır.
Doğudan batıya: Orta Asya, Türkistan, Mâveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Gök-Türkler yolu ile Türk’tür. Bizim bugün diğer Türk devlet ve zümrelerinden ayırdetmek üzere Gök-Türk (Kök-Türk) dediğimiz bu topluluk ve devletin adı “Türk” veya “Türük” idi. Ancak, kitabelerin bir yerinde kendini Gök-Türk olarak tanıtmıştır ki, “Gök’e mensup, ilâhî Türk” mânasına gelen bu tâbir V. Thomsen’e göre hakanlığın parlak devresine işaret etmekte olmalıdır (herhalde Mu-kan Kağan zamanı).
Gök-Türk hakanlığı çağında, daha doğrusu 6.-9. asırlarda Orta Asya’da tarihî rol oynayan toplulukların, çeşitli adlar altında gruplaşan Tölesler olduğu anlaşılmaktadır. Türkçe Töles kelimesi ihtimal “asıl, kök, temel” mânalarına gelmektedir. Bk. L. Bazin, Les Calendriers…, s. 661,667. Töles (Tölös, Tolis, Çince’de Tie – lo, Tieh – leyler, Çin kaynaklarında eski Hun boylarından olarak zikredilen ve bütün Orta Asya’ya yayılmış kalabalık Türk kütleleri bütünüdür. Sui-shu (Çin Sui hanedanının – 581 – 618- yülığı)’da 50 kadar kabilesi sayılmakta ve şöyle sıralanmaktadır: l’i Baykal gölünün kuzeyinde, 5’i Tola ırmağı kuzeyinde, 5’i Tanrı dağları kuzey eteğinde, 9’u Altaylar’ın güneybatısında, 4’ü K’ang (Semerkant havalisi) “kralhğTnın kuzeyinde, 10’u Seyhun boyunda, 4’ü Hazar’ın doğusu ve batısında, 6’sı Fu-lin(Bizans)’in doğusunda 29. Ancak Baykal gölünden Karadeniz’e kadar yayılan bu toplulukların hepsini de Türk menşeli saymak doğru olmasa gerektir. En batıda gösterilen bâzılarının (meselâ Alanlar) İranlı oldukları biliniyor. Wu-hun (=Ugor)’lar da Urallı bir kavim grubudur. Ayrıca Ogur boylarının da T’ieh-le’ler olarak zikredildiği anlaşılmaktadır.
Töles boylarının, taşıdıkları adlar henüz tamamen çözülememiş olmakla beraber, Hunlardan geldikleri ve umumiyetle dil ve örflerinin Gök-Türklerinkinin aynı olduğu belirtilmiştir. Bâzı Çin kayıtlarına göre, Tabgaçlar devrinde (386-534), yüksek tekerlekli araba kullandıklarından dolayı Kao-kü (Chao-ch’e = yüksek tekerlek) diye adlandırılan bir kısım Töles kabileleri diğer Türkler gibi kendilerini kurt ata’dan türemiş kabul ederlerdi . Ayrıca, T’ang-shu (Çin T’ang sülâlesi -618-906- yıllığı)’da da 15 Töles kabilesinin adları verilmiştir. Gök-Türk hakanlığı zamanında Orta ve Doğu Asya’da gruplaşan Tölesler ile diğer ilgili bölgelerdeki topluluklar şunlardır:
1. Tarduş (Çince’de Sie Yen-t’o, Hsieh Yen-t’o. Hsie/ = Sir/ Yen-t’o = Tarduş?)Töles kabilelerinden bir grup (herhalde Tarduş: Hakan Tardu’nun unvanı ile amlanlar: Batı Gök-Türk’leri= On-oklar) Altaylar’ın batısında oturmakta olup Töleslerin en zengin ve kuvvetlileri olarak gösterilirler237.
2. Uygur’lar. Töleslerden bir kütle. Tola ırmağının kuzey sahasında yer almışlardı (aş. bk.).
3. On-Ok’lar (ihtimal tarduş” diye de adlandırılan Töles grubu), Altaylar’dan Seyhun (Sır-derya) yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede görünüyorlar. Çu ırmağı-Isık göle göre, 5’i doğuda To-lu (sol kanad), 5’i batıda Nu-şi-pi (sağ kanad) adı ile 10 kabileden kurulu olup, “Batı Gök-Türkleri” diye de anılmışlardır. Türgişler (aş.bk.) To-lulardan idiler. Ayrıca bunlardan bir kısmı Çu-yüe (Çiğil?) ve Ç’u-mi (Çumul) adlan ile anılan Türk kabileleri ile birlikte 630’u takip eden yıllarda, Gök-Türk hakanlığının fetret devresinde, Beş-balık civarındaki kurak bozkulara çekilmişler ve Şa-t’o (Çince çöl veya Türkçe sadak? Veya Çiğil’ler?) adını almışlardır239.
4. Karluk’lar: Altaylar’ın batısında idiler.
5. Oğuz’lar (630’dan sonra bu adla ortaya çıkan Töles boylan.) Selenga ırmağı- Ötüken bölgesinde oturuyorlardı (aş. bk.).
6. Doğu Avrupa’da Türk toplulukları: Avar’lar (aş. bk.), Hazar’lar (aş. bk.), Ogur’lar (aş. bk.), Peçenek’ler (aş. bk.) ve ihtimal Kıpçak-Kuman’lar (aş. bk.)vb.
7. Kırgız’lar. Baykal’m batısında, Yenisey nehrinin kaynakları bölgesinde idiler (aş. bk.).
8. Basmıriar (Çince’de Pa-si-mi). ldi-kut(hükümdar)’unun Türk olduğu belirtilen bu kavmin aslen yabancı olup, Türklerle karıştığı ileri sürülmüştür241. Daha ziyâde İç-Asya’da Beş-balık havalisinde görünmektedirler.
9. K’i-tan, Tatabı, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde Kerulen ve Onon nehirleri havalisinde bulunuyorlardı. Ancak hatırlatmak gerekir ki, bütün bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirmekte, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler meydana gelmekte, hülâsa oynak kütleler teşkil etmekte idiler. Yine görülmektedir ki, Tarduş, Uygur, On-ok, Oğuz, Ogur, Hazar vb. gibi isimler Türk soyundan gelen kütlelerin türlü teşkilâtlanmalar dolayısiyle aldıkları adlardan ibarettir. ‘Türk” de, bilinen mânası ile önceleri belirli bir topluluğun (Aşına ailesi etrafında toplananların) adı iken sonraları yaygınlaşmıştır.
Gök-Türkler, Çin kaynaklarının açıkça belirttikleri üzere, Asya Hunlarından iniyorlardı. Başbuğ ailesi olan Aşına soyunun bir dişi kurttan türediğine dair o çağda pek yaygın olduğu anlaşılan rivayetler Gök-Türklerin erken tarihini efsanelerle karıştırmaktadır.
Ancak kurttan türeme geleneğinin Asya Hunları arasında da mevcut olması ve kurt ata’nın Türkleri dar, geçilmez yollardan selâmete ulaştırdığı (Bozkurt Destanının aslı) rivayetinin Hunlarda görülmesi Gök-Türklerin Hunlara nisbetini ortaya koymaktadır.
Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliâma uğramış olduğu rivayeti, Tsü-kü (aslında Asya Hun devletinde bir unvan) adlı Hun ailesine mensup Meng-sün tarafından kurulan Kuzey Liang Hun devletinin (yk. bk.) 439’da Tabgaçlar tarafından yıkılması hâdisesine bağlamak mümkündür.
Sui-shu (Çin yıllığı, 581-618)’ya göre, bu Hun devletinde idareyi elinde tutan Tsü-kü(Chü-ch’ü)’ler imha edildiği zaman Ashih- na (Aşına) kolu 500 âilelik bir kütle hâlinde, Kan-su bölgesinden göçerek, Juan-juanlara sığınmışlardı.
Gök-Türklerin nüvesini teşkil ettiği belirtilen ve Meng-sün’ün oğlu An-çu ve sonra torunu Şu ‘nun öldürülmesi üzerine önce Hsi-hai^’da iken sonra Altaylar’a nüfuz eden bu kütle, Chüch’ü (Tsü-kü)ler yolu ile de Asya Hunlarına bağlanmaktadır251 ve hattâ, bu fasa göç hareketini idare eden Aşına soyunun, Güney Hun tanhuları yolu ile Mo-tun’un mensup olduğu ünlü Tu-ko (Tu-ku) ailesinden gelmesi kuvvetle muhtemeldir (Tafsilen bk. aş. Kültür: Destanlar). Kurt ata inancı dolayısiyle Gök-Türk hakanlık belgesi, altından kurtbaşh sancak (tuğ) olmuştur.
Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü (Gök-Türkler)