Hem Bu Dünya Hem Ahiret İçin Çalışmak

Psikologlar en eski çağlardan beri şahsiyet tipleri üzerinde çalışmışlardır.Onlara göre her şahsiyet orijinal olmakla beraber ortak yönleri tespit edildiği zaman kabataslak da olsa şahsiyetleri tiplere ayırmak mümkündür. Nitekim bir çok ünlü psikolog insanları beden yapılarına, mizaçlarına, ilgililerine göre tasnif etmeyi denemişlerdir.

Gerçekten de etrafımıza baktığımız zaman, yahut ilişki içinde bulunduğumuz insanları gözden geçirdiğimiz zaman, bütün farklı yanlarına rağmen yinede tasnif edilebilir ortak özellikler gösterdiklerini bizler de kolayca müşahede edebiliriz. Kabataslak da olsa insanların çeşitli açılardan ortak tipler çizdiği bir vakıadır. Bu noktada belki veraset kadar kişinin geliştiği çevre de önemli rol oynamaktadır. Öte yandan insanları çeşitli açılardan çeşitli tasniflere tabi tutarak tiplere ayırmak da mümkündür. Mesela bazı insanlar için dünya ve dünya malı mutlaka elde edilmesi gereken bir gayedir de bazıları için bütün bunlar yüce ve manevi idealler için sadece basit birer vasıtadan ibarettir.

Nitekim bazı insanlar dünya için ve dünya malı için namusunu, şerefini, haysiyetini ve vicdanını feda eder de diğer bazı insanlar da aksine bu faziletlerin ayakta durması için hiç tereddüt etmeden dünyasını rahatça feda edebilir.

Birinci tip insanlara materyalist (maddeci), ikinci tip insanlara da idealist (ülkücü) adını verebilirsiniz. Bilfarz namus, şeref, haysiyet ve vicdan gibi faziletleri birer burjuva yutturmacası sayan Marx, Engels ve Lenin gibileri maddecidir de; “Nefs’ü mal ile nolakılsam cihanda içtihat – Hamdülillah, var gazaya sad-hezaran rağbetim” diyen ve Allah yolunda nefsini ve malını binlerce defa fedaya hazır olduğunu belirten yüce hakan Fatih Mehmet, ülkücüdür.

Türk İslam ülküsünde dünya, dünya malı ve dünya nimetleri Allah tarafından insanın istifadesine sunulmuş birer ilahi emanettir. Onu israf etmeden başkaları aleyhine olmaksızın haksızlık etmeden kullanacağız, dünyayı ve dünya malını, yüce ülkümüz için bir vasıta bileceğiz. Türk İslam ülkücüsü dünyaya tapınmaz , onu kullanır. Kapitalizmin de, komünizmin de çizdiği insan tipi aç ve hırslı insandır. Her iki sistem de ferdi veya zümreyi bir egoizm içinde çıkar kavgası veren, bir diğerinin elindeki lokmayı almaya çalışan insanların boğuşması üzerine kurulmuştur. Oralarda yaşayan idealist insanlar gerçekten mustariptir.

Şanlı Peygamberimiz “Dünya için ahiretinizi, ahiret için dünyanızı feda etmeyiniz.” emrini vermenin yanında bizi dünyaya düşkün olmaktan ısrarla men etmeye çalışmışlardır. Yüce dinimize göre, “dünya Allah’ı unutturan her şeydir, aksine bizi Allah’a götüren hiçbir şey dünya değildir”. Şanlı Peygamberimizin en büyük korkusu, Müslümanların da birer dünyaperest kesilerek çıkar kavgasına düşmesi idi. Bu sebepten şöyle buyuruyordu. “Dünya’dan sakınınız. Çünkü o, büyücüdür.”

Ülkücüler, “Dünyayı ahiretin tarlası” olarak değerlendiririz. Bu ruh içinde milletçe zenginleşmeye çalışırız. Bu suretle elde ettiğimiz güçleri, “İlahi Kelimetullah ve Nizam-ı Alem” için birer vasıta olarak kullanırız. Yani dünya bizim ayaklarımızın altındadır ve bizim gözlerimiz, fezaların derinliğinde dolaşır. Biz Allah’tan başka ilah yoktur parolası ile toprağımızı çağdaş vasıta ve tekniklerle işleriz, fabrikalarımızın çarklarını bu iman ve ruh ile döndürürüz.

Seyit Ahmet Arvasi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir:

Başa dön tuşu